Rekabet, canlıların yaşamak için birbiriyle yaptıkları mücadele, paylaşılamayan menfaatler için girilen yarış şeklinde ifade edilebilir. Rekabet Anayasal bir haktır ancak rekabette dürüstlük kuralına aykırı davranılması, ahlak kurallarına uyulmaması ve bu konuda konulmuş kanunlara aykırılık durumunda rekabet haksız rekabete dönüşür ve hukuk düzeni hakkı ihlal edilen kişiyi haksız rekabete karşı korur.

Haksız rekabet ile ilgili düzenlemelerde asıl amaç rakipler arasındaki haksız davranışları önlemek olduğu kadar gelişen ve değişen ekonomik düzende ekonomik toplum düzenini korumaktır.

İş Hukukunda Haksız Rekabet:

İş hukuku kapsamında işverenin işçiye karşı yükümlülükleri olduğu gibi işçinin de işverene karşı yükümlülükleri mevcuttur. İşçinin işverene karşı en önemli yükümlülüğü yaptığı işi özenle yerine getirme sorumluluğudur. Ancak işçinin işverene karşı yükümlülükleri bununla sınırlı değildir. İşveren işin niteliği gereği veyahut kurumla ilgili sır niteliğinde bilgileri işçi ile paylaşmak durumunda olabilir. Karşılıklı güven ya da işin niteliği gereği mecburiyetle paylaşılan bu bilgiler işçi tarafından art niyetle kullanılabilir. Yine işin niteliği gereği işverenin müşterilerini tanıyan işçi bu durumu işveren aleyhine kötüye kullanabilir. Bu tür durumlara karşı işverenin haklı menfaatlerini korumak amacıyla kanun koyucu tarafından Türk borçlar kanunu madde 444-447 arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.

Rekabet yasağı, iş sözleşmesi devam ederken ve iş sözleşmesi sona erdikten sonra rekabet etmeme borcu olarak iki şekilde incelenebilir. İş sözleşmesi devam ederken işçinin işverenle rekabet yasağının kaynağını işçinin sadakat borcu oluşturmaktadır. Bu borçtan söz edebilmek için, tarafların rekabet yasağı sözleşmesi yapması ya da iş sözleşmesine rekabet yasağı kaydı konulması gerekmemektedir işçinin bu yükümlülüğü TBK madde 396 “İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez.” Hükmü gereği kanundan doğmaktadır ve iş sözleşmesinin sona ermesiyle ortadan kalkmaktadır. Eğer sözleşmenin tarafları rekabet etmeme yükümlülüğünün iş sözleşmesi sona erdikten sonra da devam etmesini istiyorsa ya iş sözleşmesine bu konuda bir şart koymalı ya da ayrı bir rekabet yasağı sözleşmesi yapmalıdır. İşçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra işverenle rekabet etmesinin yasaklanmasına sebep olan bu sözleşme işçinin ekonomik geleceğini de sınırlandırdığı için, söz konusu hükümlerle birtakım sınırlamalara tabi tutulmuştur.

REKABET YASAĞI SÖZLEŞMESİ

Rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş sözleşmesi devam ederken işverenin müşterilerini tanıması ya da iş sırlarını öğrenmesi sebebiyle, iş ilişkisi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında, belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içinde işverenle rekabet teşkil edecek herhangi bir faaliyette bulunmaması hususunu içeren sözleşmedir.
Rekabet yasağının amacı ise işçinin yaptığı iş gereği öğrendiği bu özel bilgileri işveren aleyhine kullanmasını önlemek ve bunu yaparkende işçinin çalışma özgürlüğünü kısıtlamamaktır.

REKABET SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİK KOŞULLARI:

Rekabet sözleşmesinin geçerliliği, iş sözleşmesi sona erdikten sonra işverenin haklı menfaatini korurken işinin çalışma özgürlüğü ve ekonomik geleceğinin engellenmemesi maksadıyla TBK madde 444-447 çerçevesinde yapılan düzenlemelerle bazı koşullara bağlanmıştır:

1-Bir İş sözleşmesinin Bulunması: Rekabet yasağı sözleşmesinin kurulabilmesi için öncelikle taraflar arasında bir hizmet ilişkisi olmalıdır. Nitekim rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin hükümler, Borçlar Kanununun iş sözleşmesine ilişkin hükümleri arasında düzenlenmiştir. Bir hizmet ilişkisi sebebiyle işverene bağımlı olan işçi ile işveren dilerlerse, bu iş sözleşmesine, sözleşme sona erdikten sonra hüküm ifade etmek üzere rekabet yasağı şartı koyabilirler veya ayrı bir rekabet yasağı sözleşmesi yapabilirler. Rekabet yasağı kaydının konulabilmesi ya da bu hususta ayrı bir sözleşme yapılabilmesi için iş sözleşmesinin belirli ya da belirsiz süreli olması önem taşımamaktadır.

2-Tarafların Ehliyeti: TBK 444 MADDE de“Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.”denilmiş rekabet sözleşmesi yapabilmek için fiil ehliyetine sahip olmak gerektiği hüküm altına alınmıştır. Kanun hükmünce Fiil ehliyetine sahip kişi ayırt etme gücüne sahip, ergin ve kısıtlı olmayan kişidir. Kanun hükmünden anlaşılacağı üzere reşit olmayan veya kısıtlı olan işçi vasi veli vs. yasal temsilcisinin onayıyla bile rekabet yasağı sözleşmesi imzalamış olsa bu sözleşme geçerli olmayacak ve işçi rekabet etmeme borcu altına girmeyecektir.

3- Yazılı şekil şartı: TBK madde 444 hükmü ile işçinin iş sözleşmesi bittikten sonra işverenle rekabet etmemeyi ancak yazılı bir sözleşme ile üstlenebileceği düzenlenmiştir. Bu nedenle Rekabet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması gerekmektedir. Kanun koyucu özel bir yazılı şekil şartından bahsetmediğinden sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılması mümkündür. Yani sözleşmeyi içeren belgenin yazılı şekilde yapılmış olması ve tarafların ıslak imzalarını içermesi yeterlidir.

4-İşverenin müşteri çevresine veya iş sırlarına haiz olma: İşverenin iş yerindeki herhangi bir işçiyle yapmış olduğu rekabet yasağı sözleşmesi geçerli olmayacaktır. Işçinin yaptığı işin niteliği gereği işverenin müsteri çevresine ve iş sırlarına yani yapılan işin bütün detaylarına ulaşmış olması şartı aranmaktadır. Sözleşme işçinin iş yerinde kazandığı mesleki bilgi ve deneyim sebebiyle değil yapılan özel üretim veya işe ilişkin bilgiler sebebiyle yapılmış olmalıdır. (Yargıtay 9. H.D. 2007/19368E.- 2008/15558 K.)

5-İşverenin korumaya değer bir menfaatinin olması: Rekabet yasağı sözleşmesinin amacı işçinin işten ayrıldıktan sonra işyerine ait bilgilerle işverenin piyasadaki konumuna zarar vermemesidir. Bu nedenle işverenin işçiyi kendine bağlamak veyahut işçinin işyerine kattığı yarar dolayısıyla işten ayrılmasını önlemek maksadıyla yapılan rekabet yasağı sözleşmeleri geçerli olmayacaktır.

6-İşçinin ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı şekilde sınırlandırılmamış olması: Rekabet yasağı sözleşmesinin işçinin çalışma özgürlüğünü ve ekonomik geleceğini kısıtlamaması bakımından sözleşmeye yer ve zaman bakımından sınırlar getirilmiştir. TBK madde 445 hükmü gereği rekabet yasağı iki yılı aşamaz ancak mevcut durumun koşullarına göre hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Ayrıca sözleşmede yer bakımından sınırlama da mutlaka belirtilmelidir. Yer belirtirken il ilçe ismi yazılabileceği gibi işverenin çalışma alanlarına atıf yapılarakta yer belirtilebilir. Yer ve zaman belirtilmeyen rekabet yasağı sözleşmeleri geçersiz sayılacaktır.( yargıtay kararlarınca tüm türkiyeyi kapsayan rekabet sözleşmeleri işçinin çalışma özgürlüğünün kısıtlanması nedeniyle geçersiz sayılmıştır.) Ayrıca rekabet yasağının konusu da açıkça belirlenmiş ve iş yerlerinin işçinin işten ayrıldığı zamandaki fiili faaliyetleriyle sınırlı olmalıdır. Konu bakımından çok geniş kapsamlı rekabet sözleşmeleri yine işçinin ekonomik özgürlüğünü kısıtlayacağından geçersiz sayılacaktır. Bu durumun istisnasi olarak hakim sözleşmeyi geçersiz saymak yerine durumun gereklerine göre sözleşme şartlarını makul sınırlara getirebilecektir.

REKABET YASAĞI SÖZLEŞMELERİNİN İHLALİ

İşçinin rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranması halinde TBK 446 hükmü gereğince 3 çesit yaptırım öngörülmüştür.

1- Tazminat : İşçinin rekabet yasağı sözleşmesini ihlal etmesi durumunda işverenin bu nedenle oluşan zararlarını tazmin etmesi gerekmektedir. Yasağa aykırı davranış bir cezai koşula bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm yoksa işçi belirlenen bu miktarı ödemekle rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir ancak işbu miktarı aşan zarar mevcutsa aşan miktarıda işverene ödemekle yükümlüdür.

2- Cezai şart : TBK madde 446’da sözleşmede aksine bir hüküm bulunmuyorsa işçinin rekabet etmeme borcundan kurtulabileceği düzenlenmiştir. Ancak işverenin uğradığı zarar cezai şartı aşıyorsa işçi sözleşmede belirtilenle sınırlı kalmayıp aşan kısımdan da sorumlu tutulmuştur. Cezai şart tutarı sözleşmeyle belirli olmalıdır. Boş bırakılan cezai şart miktarı durumunda cezai şart talebi mümkün olmayacaktır. Cezai şart işçinin sözleşmeye uymamasıyla muaccel olur ve bu tazminat ödenirken işverenin bu ihlal nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığına bakılmaz ancak aşan kısım için işveren tarafından bu zararın oluşumunda işçinin kusurlu olduğunun genel hükümler kapsamında ispatı gerekmektedir. Hakimin fahiş olarak belirlenen cezai şart tutarında indirim yapma hakkı saklıdır.

3- İhlali oluşturan davranışa son verilmesi: İşveren rekabet yasağı sözleşmesinde yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla şartlar mevcutsa işçinin sözleşmeye aykırı davranışları sebebiyle menfaatlerinin ihlaline sebebiyet veren davranışların önlenmesini talep edebilir. Sözleşmede ayrıca cezai şart bulunması, ihlali oluşturan davranışa son verilmesi talebini etkilemez. Dolayısıyla sözleşmede bu iki şart birlikte bulunabilir.

REKABET YASAĞI SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ

Rekabet yasağı sözleşmesinin sona ermesi 3 şekilde meydana gelebilir
1-Öngörülen sürenin sona ermesi
2-işverenin korunacak haklı bir menfaatinin kalmayışı
3- İş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshi veyahut işverenin kusuru nedeniyle işçinin haklı feshi.

Av. Miray Kebabcı

Kaan Özçelik