6098 VE 4857 SAYILI KANUNLAR İLE YARGITAY İÇTİHADLARI IŞIĞINDA
REKABET ETME YASAĞI

Sosyal hayatta sıklıkla karşımıza çıkan ve tarafları karşılıklı ifaya zorlayan iş sözleşmeleri ve ilişkileri kapsamında işçi ve işverenin birbirine karşı borçları bulunmaktadır. Bu borçlardan biriside işçinin işverenin zararına olan davranışlardan kaçınması ve işveren ile ticari, mesleki nitelikte yarışmasını yasaklayan REKABET ETMEME yükümlülüğüdür.

İşçinin rekabet etmeme borcu iki açıdan ele alınmaktadır;
TBK 396 hükmü ile düzenlenen sadakat borcu başlığı altında incelenebilecek
‘’İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresince işvereni ile rekabet edemeyeceğine ilişkin mutlak rekabet etmeme borcudur’’
Bu borç, her iş sözleşmesinde özel olarak belirtilmemiş olsa dahi mevcuttur. İş sözleşmesi devam eden işçinin rekabet sağlayacak davranışları İş Kanunu 25/2-e ‘doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar’ kapsamına girer. İşçinin bu kapsamdaki davranışlarında işverene derhal haklı fesih hakkı doğmaktadır.

Rekabet etmeme borcunun diğer yönünü ise iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçinin işvereni ile rekabet etmesini yasaklayan ve SÖZLEŞMEDEN DOĞAN rekabet etmeme borcunu oluşturur.
İş sözleşmesi sona erdikten sonra, söz konusu olacak rekabet etmeme borcu ancak tarafların açıkça anlaşması ile söz konusu olacaktır. Bu borç, iş sözleşmesi yapılırken sözleşmeye eklenecek bir hükümle olabileceği gibi, iş sözleşmesinin dışında ayrı bir sözleşme ile yapılabilecektir. Buna karşın rekabet yasağı işyeri iç yönetmeliği ile kararlaştırılamaz

Rekabet etme yasağı işçinin iş ilişkisi devam ettiği süre zarfında yukarıda bahsedilen Sadakat Borcu kapsamında yer almaktadır, ancak TBK 444 vd. hükümlerinde düzenlenen Rekabet Etme Yasağı temel olarak iş ilişkisinin sonlanmasından sonra işçinin işverene karşı olan işverenin sır niteliğindeki bilgilerini korumaya devam etmesini esas almaktadır

Rekabet yasağı her ne kadar uygulamada kendisine İş sözleşmeleri içerisinde yer bulmuş olsa dahi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (444,447) hükümleri ile düzenlenmiştir. Rekabet yasağı sözleşmelerinin içeriğine hangi kanun hükümlerinin uygulanacağına dair birde içtihat bulunmaktadır. Yargıtay 11. H.D 2015/6975 E. ve 2016/2969 K. sayılı emsal kararında;
‘6101 sayılı Yasa’nın 4. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak dava konusu rekabet yasağı ve cezai şarta ilişkin sözleşme hükmü konusunda Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanmalıdır.’
İlamı ile 6098 sayılı kanunu işaret etmiştir.

Rekabet yasağının belli şartları vardır;

TBK 444. Maddesinde yer alan
‘Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir’
hükmünden anlaşılacağı üzere.
1- İşçinin fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir.
TMK 8. Maddesi ile ‘Hak Ehliyeti’ kavramını düzenlemiştir.
‘Her insanın hak ehliyeti vardır.
Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler.’
Fiil ehliyeti ise hak ehliyetinden farklı olarak borç altına girme ehliyetidir, Gerçek kişilerin Fiil ehliyetine sahip olabilme şartları TMK 10. Maddede şu şekilde düzenlenmiştir.
‘Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.’ Buna göre 18 yaşını doldurmuş ya da evlenme ile erginliği kazanmış temyiz kudretine sahip ve kısıtlı olmayan kişiler Fiil ehliyetine sahiptir. (TMK 11.12.13)
2- Sözleşme yazılı olarak yapılmalıdır
Türk hukukunda temel prensip olarak sözleşme serbestliği ilkesi hâkimdir, bunun bir tezahürü olarak kanunda aksi ön görülmedikçe İş sözleşmelerini taraflar dilediği şekilde düzenleyebilmektedir. Bunun istisnalarından birisi olarak Rekabet Yasağı yazılı şekil şartına tabi tutulmuştur. Yazılı olarak yapılmayan Rekabet Yasağı akdi geçersiz sayılacaktır.

3- İşverenin önemli bir zararı ortaya çıkacaksa geçerli olacaktır.
Günümüzde taraflar aralarında kurulan iş ilişkilerinde sıklıkla görülen uygulamalardan olan Rekabet Yasağının bir başka şartıda, işçinin işveren ile rekabetinde işverenin uğrayacağı zararın gerçekçi sebeplere dayanması. Bu sebepler işverenin sır niteliğindeki bilgilerinin rekabet halinde olduğu işverenle paylaşılmasının yaratacağı haksız ticari rekabeti oluşturacağı gibi, işçinin iş ilişkisini sona erdirdikten sonra kendisinin işverenle rekabet etmesini de kanun lafzı ile kısıtlanmıştır.

Rekabet etme yasağı sözleşmesinin geçerli olması için TBK 444 hükümlerinde yer alan bu şartların hepsinin aynı anda bulunması gerekmektedir. Aksi halde sözleşme GEÇERSİZ olacaktır.
Bununla birlikte taraflar arasında akdedilecek olan rekabet yasağının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez.

– Zaman bakımından
445. madde hükmünde özel durum ve koşullar dışında rekabet yasağı sözleşmesinin 2 seneyi geçemeyeceği düzenlenmiştir.

– Yer bakımından
Doktrinde rekabet yasağının sınırlandırmasının bölgesel olarak yapılabileceği yer almaktadır. Bu sınırlandırmanın işçinin ekonomik özgürlüğünü sınırlandırır şekilde tüm ülkede veya geniş bir bölgede sınırlandırılmış olması hukuka aykırılık teşkil edecektir. Hâkimin bu sınırlandırmayı düzenleme yetkisi bulunmaktadır. Eğerki rekabet yasağında bölge sınırlandırması yapılmazsa Türkiye bütünü için düzenlendiği var sayılır ancak yargıtayın yerleşik içtihatlarında bu sınırlandırmanın işçinin ekonomik özgürlüğünü tehlikeye atacağından hareketle işverenin merkez adresinin bulunduğu il olarak değiştirilmesi isabetli olacağı yönünde kararlar bulunmaktadır.

– Nitelik bakımından
Uygulamada şirketlerin esas sözleşmelerinde yer verdikleri işin konusunun ne denli geniş tutulduğuna sıklıkla şahit olunabilmektedir. Buradan hareketle işverenlerin yaptıkları işin niteliğini rekabet yasağına yansıtmasının işçi açısından ortaya ekonomik sorun çıkartabileceği açıktır. Buradan hareketle yapılan kısıtlamanın ölçülü yapılması gerekmektedir.

Rekabet yasağına aykırı davranan işçi işverenin tüm zararını karşılamakla yükümlüdür. Yasağa aykırı davranış bir ceza koşulluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine hükümde yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet etmeme borcundan kurtulabilir. Ancak söz konusu miktarı aşan kısımdan SORUMLUDUR.
– SONA ERME
Sona erme başlıklı TBK md. 447/1-2 uyarınca, ‘’Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer. İş sözleşmesi haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse rekabet yasağı sona erer’’

Rekabet yasağı Kanun’da belirtilenler dışında öncelikle sözleşmedeki sürenin bitmesi ile sona erer. Bunun dışında taraflar rekabet yasağının sona ermesi hususunda arlarında anlaşabilirler. Aynı şekilde bir karşılık öngörülmemiş tek taraflı olarak işverence kaldırılabilir. Bununla birlikte bir karşılığın öngörüldüğü rekabet yasağı sözleşmelerinde işçinin rızası olmadıkça işveren karşılığı ödemekten kurtulamaz.

Ahmet Yavaş