Rekabet düzenleyici otoriteler, pazardaki rekabete zarar vermemesini sağlamak için birleşme ve devralma işlemlerinin değerlendirilmesinde ve denetlenmesinde zaman zaman çok önemli bir rol oynamaktadır. Kurumların birincil ilgileri, Birleşme ve Satın alma faaliyetleri nedeniyle piyasa gücünün yoğunlaşmasından kaynaklanabilecek rekabete aykırı davranışların önlenmesinde yatmaktadır.

Özellikle büyük şirketler arasındaki birleşme ve satın alma işlemleri, belirli bir pazarda baskın oyuncuların oluşmasına neden olabilir. Bu tür bir hakimiyet rekabeti azaltabilir ve tüketiciler için daha yüksek fiyatlara, daha düşük kaliteye ve daha düşük seçeneklere yol açabilir. Rekabet otoriteleri, piyasa dinamiklerine zarar verebilecek tekelci veya oligopolistik durumları önlemek istemektedir.

Önemli pazar gücüne sahip güçlü bir varlık yaratan bir birleşme, yeni rakipler için giriş engelleri yaratabilir. Bu, yeniliği caydırabilir ve yeni işletmelerin pazara girme yeteneğini sınırlayabilir, bu da rekabete ve genel ekonomik büyümeye zarar verebilir.

Az rakibi olan sektörlerde Birleşme ve satın alma faaliyetleri, kalan oyuncular arasında zımni koordinasyonu kolaylaştırabilir. Bu, tüketicilere zarar veren ve rekabetçi bir pazarın faydalarını engelleyen fiyat artışlarına ve daha az rekabetçi davranışa yol açabilir.

Birleşme ve satın alma işlemleri piyasaları manipüle etmek, çıktıyı kısıtlamak veya hileli uygulamalara girmek için kullanılabilir. Rekabet otoriteleri, piyasayı yapay olarak bozabilecek, tüketicilerin ve diğer işletmelerin zararına olabilecek her türlü hamleyi önlemeyi amaçlamaktadır. Rekabet otoritelerinin öncelikli hedeflerinden biri tüketicilerin çıkarlarını korumaktır. Birleşme ve Satın alma işlemlerinin tüketiciler için daha yüksek fiyatlara, daha düşük kaliteye veya sınırlı seçeneklere yol açıp açmayacağını değerlendirirler.

Rekabet otoriteleri Birleşme ve satın almaların inovasyon üzerindeki etkisinden endişe duymaktadır. Rekabette bir azalma yeniliği boğabilir, çünkü baskın varlık sınırlı rekabetle karşı karşıya kaldığında araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmak için daha az motivasyona sahip olabilir.

Birçok rekabet kurumu, kamu yararına rekabetçi bir pazar ortamını teşvik etmekle görevlidir. Bu, Birleşme ve satın alma işlemlerinin acil tüketici etkilerinin ötesinde daha geniş ekonomik ve sosyal etkilerini göz önünde bulundurmayı içerir.

Birleşme ve satın alma işlemlerinin rekabete zarar vermemesini sağlamak için birçok yargı bölgesi, şirketlerin belirli eşiklerin üzerinde önerilen birleşme ve satın almalar hakkında rekabet makamlarına bilgi vermelerini gerektiren yasal çerçeveler oluşturmuştur. Türk Hukuku’nda Rekabet Kurumu birleşme ve devralmaların kontrolünü Rekabet Kurulu’ndan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliğ ile sağlamaktadır. 2010/4 sayılı Tebliğ’in 7. Maddesinde İzne tabi birleşme veya devralmalar başlığı altında hangi birleşme ve devralma işleminin kurul iznine tabi olması gerektiği belirtilmiştir. Madde uyarınca a)İşlem taraflarının Türkiye ciroları toplamının yüz milyon TL’yi ve işlem taraflarından en az ikisinin Türkiye cirolarının ayrı ayrı otuz milyon TL’yi veya b)Devralma işlemlerinde devre konu varlık ya da faaliyetin, birleşme işlemlerinde ise işlem taraflarından en az birinin Türkiye cirosunun otuz milyon TL’yi ve diğer işlem taraflarından en az birinin dünya cirosunun beş yüz milyon TL’yi aşması halinde söz konusu işlemin hukuki geçerlilik kazanabilmesi için Kuruldan izin alınması zorunludur.

Kaan Özçelik